Van’da Halepçe Katliamı’nın 37’nci yıl dönümü dolayısıyla bir basın açıklaması yapıldı. Katliam dolayısıyla yapılan anmada, Halepçe Katliamının insanlık açısından bir utanç sayfası olduğu kaydedildi.
VAN HABER – Baas rejiminin diktatörü Saddam Hüseyin tarafından 37 yıl önce düzenlenen Halepçe katliamında 5 bin Kürt kimyasal saldırı sonucunda yaşamını yitirmişti. Katliamın yıldönümünde kentte bulunan sivil toplum örgütü temsilcilerinin katılımıyla bir basın açıklaması düzenlendi. Düzenlenen anmaya DEM Parti Van Milletvekili Sinan Çiftyürek, yerine kayyum atanan Van Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Neslihan Şedal, DEM Parti ve DBP il eş başkanları ile çok sayıda kişi katıldı.
Cumhuriyet Caddesi’nde bulunan Aydın Perihan AVM önünde düzenlenen basın açıklamasında KESK Van Şubeler Platformu Sözcüsü Figen Çolakoğlu, yaptığı konuşmada Halepçe katliamının insanlık açısından bir utanç sayfası olduğunu söyledi.
‘Newroz kutlamalarına günler kala Halepçe semalarına ölüm bulutları çöktü’
Çolakoğlu konuşmasına şu şekilde devam etti:
“16 Mart 1988 tarihinde Kürtlere karşı tarihin tanık olduğu en ağır ve en utanç verici insanlık suçlarından biri işlendi. Irkçı Baas Rejimi güçlerince Güney Kürdistan’ın Halep’çe şehrinde kimyasal silahlarla Kürt halkı soykırıma tabi tutuldu. “Enfal Harekâtı” adıyla başlatılan; Kürtlere karşı işkence, idam, köylerin yıkılarak boşaltılması ve talan edilmesi ile devam eden harekât 1988 yılında bir insanlık suçu olan soykırım ile en üst seviyesine ulaşmıştır. Yeniden doğuşun ve özgürlüğün habercisi olan Nevruz’a günler kala Halepçe semalarına ölüm bulutları çökmüştü. Bir bahar sabahı kimyasal silahlarla çoğu çocuk, kadın ve yaşlılardan oluşan tümüyle sivil, beş binden fazla insan katledildi, yedi binden fazla insan kalıcı şekilde sakat kaldı. Enfal Harekâtı süresince, 1986-1989 yılları arasında 150 binden fazla Kürt katledildi.
‘Halepçe katliamı soykırım suçunu oluşturmaktadır’
Halepçe’de kimyasal silahlarla Kürt halkına yönelik gerçekleştirilen eylemler soykırım suçunun tüm unsurlarını oluşturmaktadır. 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşmenin 2. Maddesine göre; “…ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu, kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla gruba mensup olanların öldürülmesi, grubun mensuplarına ciddi surette bedensel veya zihinsel zarar verilmesi, grubun bütünüyle veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracağı hesaplanarak yaşam şartlarını kasten değiştirilmesi…” gibi eylemler soykırım suçunu oluşturmaktadır. Bu sözleşme hükümleri aynı zamanda soykırım suçunun faillerinin bir uluslararası ceza mahkemesinde yargılanmasını da öngörmüştür.
‘Halepçe aynı zamanda uluslararası toplum için de bir utanç sayfasıdır’
Uluslararası toplum, Kürt halkına karşı Halepçe’de işlenen soykırım suçuna karşı sessiz kalmış, kendi temel belgelerinden ve hukukundan kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmemiştir. Hatta Saddam Rejimi, kimyasal silahları batılı ülkelerden sağlamış ve BM Güvenlik Konseyi üyesi Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği yapımı Mig-23 uçaklarından, kimyasal gazlarla ölüm yağdırmıştır. Halepçe aynı zamanda uluslararası toplum için de bir utanç sayfasıdır.
‘Halepçe benzeri katliamların yaşanabildiğini halen de görebilmekteyiz’
Belirtmeliyiz ki değişen siyasal iktidarlara, sınır ve şartlara rağmen; kimyasal silahların üretimi, silah pazarları, savaşlar, katliamlar, insanlık suçları devam etmektedir. Nitekim bölgemizde yaşananlar Halepçe ve benzeri soykırımların halen yaşanabildiğini göstermektedir. İnsanlığın bir bütün halinde yeni Halepçeleri yaşamaması için güçlü bir ses ve tavır ortaya koymaları gerekmektedir. Son üç yıldır Suriye’de devam eden savaşta Alevilere, Şiilere, Araplara ve Kürtlere büyük acılar yaşatıldı. Suriye’deki Şam yönetimi, 6 Mart’tan beri çatışmaların sürdüğü Lazkiye ve Tartus bölgelerinde başlatılan askeri operasyonunun sona erdiğini duyururken; devrik eski lider Beşar Esad’ın kaleleri olarak görülen kıyı illerinde şiddet olayları devam ediyor. KESK olarak, savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmaz diyor ve tarihimizden aldığımız güçle savaşsız bir dünya için barış mücadelemize devam edeceğiz.”