İstanbul’da yaşanan 6.2 büyüklüğündeki deprem, uzmanları da karşı karşıya getirdi. Olabilecek depremlere ilişkin birbirlerini çürütme yarışına giren uzmanlar, halkın da kafasının karışmasına neden oldu.
VAN HABER – İstanbul’da yaşanan 6,2 büyüklüğündeki deprem, deprem uzmanlarını da karşı karşıya getirdi. Aralarındaki rekabet had safhaya çıkan uzmanlar, karşı tarafı çürütmek için zaman zaman olmadık ifadeler kullanıyorlar. Bir uzmanın karşı görüş sahiplerini, “onlar çöp” ifadesini kullanması, rekabetin vardığı noktayı gözler önüne seriyor.
İstanbul depremi sonrası deprem uzmanları arasında yaşanan görüş ayrılıkları, bilimsel yaklaşımlardaki farklılıklardan kişisel rekabete kadar çeşitli nedenlere dayanıyor. İşte bu tartışmaların temelinde yatan faktörler:
- Farklı Bilimsel Yorumlar: Uzmanlar, deprem tahminlerinde kullandıkları jeolojik verileri, fay hatlarının davranışlarını ve geçmiş deprem kayıtlarını farklı şekillerde yorumlayabiliyor. Örneğin, Prof. Dr. Naci Görür Kumburgaz fayında yüksek risk görürken, Prof. Dr. Şener Üşümezsoy Silivri-Yeşilköy hattının büyük deprem üretme olasılığının düşük olduğunu savunuyor. Prof. Dr. Cenk Yaltırak ise en riskli bölge olarak Doğu Marmara hattını işaret ediyor. Bu farklılıklar, kullanılan modeller ve veri yorumlamasındaki çeşitlilikten kaynaklanıyor.
- Fay Segmentlerindeki Belirsizlik: Marmara Denizi’ndeki fay hatlarının hangi bölümünün ne zaman kırılacağına dair kesin bir uzlaşı bulunmuyor. Bazı uzmanlar orta segmenti sismik boşluk olarak görüp büyük deprem beklerken, diğerleri bu bölgenin enerjisini küçük depremlerle attığını düşünüyor.
- Kişisel ve Akademik Çekişmeler: Uzmanlar arasındaki rekabet ve geçmişteki tartışmalar da farklı seslerin yükselmesine neden oluyor. Cenk Yaltırak’ın, Celal Şengör ekibine yönelik eleştirileri ve Övgün Ahmet Ercan’ın Şengör’ün öngörülerini “halüsinasyon” olarak nitelemesi bu duruma örnek teşkil ediyor. Naci Görür ve Ahmet Ercan arasındaki farklı görüşler de dikkat çekiyor.
- Medya ve Toplum Baskısı: Deprem gibi hassas konularda uzmanlar, medyada yer alma veya kamuoyunu etkileme çabasıyla bazen kesin ifadeler kullanabiliyor. Şener Üşümezsoy’un “büyük deprem olmayacak” söylemi ve Naci Görür’ün bu ifadeyi “vebal altına girmek” olarak değerlendirmesi bu dinamikleri gösteriyor.
- Bilimsel Belirsizlik ve Tahmin Zorluğu: Deprem biliminin doğası gereği kesin tahminler yapmak mümkün değil. Aynı verilere farklı açılardan bakan uzmanlar, farklı olasılıklar ortaya koyabiliyor. Kandilli Rasathanesi Müdürü Doğan Kalafat’ın 2030’a kadar %64 olasılıkla 7.0 üzeri deprem beklentisine karşın, Ahmet Ercan’ın 2045 öncesinde büyük deprem olmayacağını öne sürmesi bu belirsizliği yansıtıyor.
NEDEN FARKLI ŞEYLER SÖYLÜYORLAR?
Veri Yorumu: Aynı jeolojik bilgiler farklı matematiksel modellerle işlenerek değişik sonuçlara varılabiliyor.
Fay Dinamikleri: Marmara’daki fayların karmaşık yapısı, kırılma zamanı ve büyüklüğü konusunda kesinlik oluşturmayı zorlaştırıyor.
Akademik Rekabet: Geçmişteki anlaşmazlıklar ve profesyonel çekişmeler tartışmaları alevlendirebiliyor.
Toplumsal Etki: Bazı uzmanlar halkı sakinleştirmeyi amaçlarken, bazıları önlem alınması için daha alarmist bir dil kullanabiliyor.